KOKU GİDERİM SİSTEMLERİNDE TECRÜBENİN ADI DORA MÜHENDİSLİK
Kurumlar, idareler ve ülkemiz açısından uzun vadede birçok faydası bulunmakta olan “Net Bugünkü Değer analizi ile ithal sayılabilecek ve her gün tonlarca kullanılan kimyasalların kullanımını ortadan kaldırabilmekteyiz” diyen Dora Mühendislik ve Çevre, yaptığı çalışmalarla birçok ilke imza atmış olmanın gururunu müşterileri ile paylaşıyor. Sektörde büyük ve önemli yer tutan firmalar arasında yer alan Dora Mühendislik ve Çevre Genel Müdürü Yunus Emre SAYAR ile verdikleri hizmetleri ve verilen hizmetlerin ülke açısından önemini konuştuk.
Firmanız ve hizmetleriniz hakkında bilgi verir misiniz?
Dora Mühendislik ve Çevre, 1999 yılında İzmir’de kurulmuş olan Argon Çevre’nin koku giderimi ve arıtma ile ilgili bölümü iken 2008 yılında yeni bir firma olarak faaliyete başlamıştır. Yaptığımız işlerin oldukça hor görüldüğü ilk günlerden bugüne dek şirketimiz halk ve çevre sağlığının önemini bilmektedir bu nedenle ele aldığı işlere bilimsel bakış açısıyla yaklaşıp, kaliteli, güvenilir ve uygun maliyetli optimum çözümü sunmuştur.
Dora Çevre şu anda hangi sektörlere hizmet vermektedir? Ve hangi sektöre ulaşmayı hedeflemektedir?
Koku ve atık gaz oluşturan tüm sektörlere hizmet verebilmekteyiz. Ağırlıklı müşteri portföyümüz belediyelerin Su ve Kanalizasyon idarelerinden oluşmakta, ancak artıma tesisi, prosesinden gaz çıkan tüm tesisler, terfi istasyonu olan her işletme ve özellikle Organize sanayi bölgeleri potansiyel müşterilerimizdir.
Kapısının önündeki menholden gelen kokudan rahatsız olan bir insandan başlayarak oturduğu yerin yanındaki terfi veya atık tesisi veya fabrikadan gelen kokudan rahatsız olan herkese hizmet veriyoruz.
Sektörden bağımsız olarak, aldıkları sistemin sadece ilk yatırım maliyetine değil harcama ve işletmeyi bir bütün olarak gören. Satın alma sürecinde seçtikleri sisteme göre sonradan yaşanılan zorlukları operatör açısından ve sonradan yapılan harcamaların da kamu veya özel ne olursa olsun bir harcama olduğunun bilincinde olan tüm karar vericilere ulaşmak istiyoruz.
Proje bazında ise önceden ülkemizde tam ölçekli kullanılmamış veya biyolojik metotlarla arıtımı veya geri kazanımı yapılmamış çeşitli gazlarla (genelde VOC) ilgili projelerde yer almak istiyoruz.
Koku giderim sistemi yapan bir firma olarak bu alanda sektör içerisinde yer alan diğer firmalar ile olan farkı nedir?
Aynı gazı birçok şekilde arıtabilir veya kokuyu giderebilirsiniz. Bizim sektördeki diğer firmalardan en önemli farkımız tek bir sistemin taraftarı değiliz. Müşterilerimize elimizde ne varsa satalım yani tüccar mantığıyla yaklaşmıyoruz. Çünkü her tesisin kendine özgü bir karakteristiği vardır ve atık gazın muhteviyatı ve yoğunluğuna göre sistem seçimi yapılmalıdır.
Bizim yaklaşımımız kendi önerdiğimiz veya idarenin istediği teknik çözümler arasında öncelikle teknik açıdan çözüm olabilecek sistemleri belirlemek.
İkinci aşamada ise ilk yatırım maliyeti ve işletme maliyetinin yıllık faiz ve tüm olası harcamalar göz önünde tutularak hesaplandığı “net bugünkü değer” (NPV) analizi yapabilmemiz.
Örneğin herhangi bir idare arıtım yapmak istediği bir tesisi için kimyasal, kuru yıkayıcı, biyofiltre, ileri biyolojik vb. sistemlere dair teknik ve NPV isterse bunu ücretsiz olarak sunabilmekteyiz.
Özellikle ileri biyolojik arıtım sistemlerimizi işleten kurumlar bir süre sonra orada bir sistem olduğunu neredeyse unutuyor çünkü koku sorunu çözülmüş oluyor, işletme zorluğu neredeyse yok ve sürekli harcama yapmaları gereken kalemler yok.
Peki bu bahsettiğiniz Net Bugünkü Değer analizinin faydası nedir?
Kurumlar, idareler ve ülkemiz açısından uzun vadede birçok faydası bulunmakta.
Ülkemize bir bütün olarak bakarsanız ül-kemizde bir günde arıtılması gereken top-lamda bir gaz var. Bir arıtma tesisinde sizin koku giderimi için harcadığınız kimyasal sarfı, parça değişimi, işçilik veya elektriğin maliyet toplamı arıtma tesisindeki diğer giderlere kıyasla önemli olmayabilir ancak bütün ülke bazında düşündüğünüzde her gün ciddi bir kimyasal, sarf, emek ve elektrik tüketimi söz konusudur.
Özellikle ithalatı azaltmamız gereken bu günlerde çoğu Türkiye’de üretilse de petrol bazlı olduğu için ithal sayılabilecek ve her gün tonlarca kullanılan kimyasalların kullanımını ortadan kaldırabilmekteyiz.
Elektrik tüketimini de, sistem bazında, yarıdan fazla düşürebilmekteyiz.
Tabii ki bu analizler sayesinde idareler 10 veya 20 yıllık perspektiften her yıla tekabül eden ve kamu kaynakları ile yapılacak gerçek harcamayı görebilmektedirler.
İlgili kurum kendisi için, benzetme yaparsak, mürekkepli bir yazıcı mı lazer bir yazıcı mı daha uygundur seçebildiği gibi koku sistemi için de seçimleri ve seçi-min sonuçlarını baştan görebilecektir.
Biyolojik metotlar hakkında bilgi alabilir miyiz? Neden bu sistemler?
Biyofiltrasyon yüzyılı geçkin süredir tesislerde kullanılan oldukça eski bir gaz arıtım teknolojisi.
Aslında doğada ilk çağlardan beri var örneğin bir kedinin kendi atığının üstünü kapatması bile bir biyofiltre uygulaması olarak düşünülebilir.
Biyofiltrasyon, kabaca bakteriler aracılığıyla atık havadaki koku ve diğer kirleticileri biyolojik olarak indirgeyen bir hava kirliliği kontrol teknolojisi bu nedenle hem ucuz hem çevreci.
Bu teknolojinin, bugün bile kullanılan, ilk örneklerinde önde bir yıkama ünitesi ardında toprak, ağaç vb organik veya inorganik malzemelerin kullanıldığını görüyoruz.
Zamanla özellikle son 20 yılda bu konuda yaşanan gelişmelerle sentetik malzemelere geçildiğini ve ön yıkama gerekliliklerinin ortadan kalktığı uygulamalar olduğunu görüyoruz.
Biyolojik metotlarda DORA Çevre olarak sizin farklılığınız nedir?
Son yıllardaki gelişmeler ile biyofiltrelerdeki ön yıkama, kimyasal dozajı, alan ihtiyacı ve biyomedya değişimi gibi gereklilikleri ortadan kaldırdığımızı veya asgariye indirdiğimizi söyleyebiliriz.
Örneğin 200 metrekareden 10 metrekare alana düşürebildiğimiz kurulumlar mevcut. Biyolojik sistemlerde üreticiden üreticiye ciddi farklılıklar olabilmekte.Yine de tüm mevcut teknolojiler ile kıyaslandığımızda bile DORA olarak şu an sunduğumuz teknoloji ile 100 ppm H2S girişlerinde bile 99% üzerinde verime sahibiz, 95% üzerinde toplam koku giderimi sağlayabiliyoruz (tek kademede), Neredeyse kimyasal sistemler kadar küçük bir alana kurulum yapabiliyoruz, İşletilmesi açısından dry scrubber veya karbon sistemlere benzer kolaylıkta genelde kullanıcıların varlığını bile unuttuğu sistem kurabiliyoruz. Elektrik tüketimleri diğer tüm sistemlerden çok daha az olmakta.
Gaz arıtım sistemleri açısından diğer hizmetleriniz/ürünleriniz nelerdir?
Şu an herhangi bir tesisin koku veya gaz problemini sıfırdan; projelendirme, tüm proses hesapları ve olası tekniklerle teknik ve ticari kıyaslanması ile başlayıp tüm yapım işleri dahil anahtar teslim çözebilmekteyiz.
Burada sistemin yapıldıktan sonraki ölçümleri, işletilmesi veya herhangi bir sorun durumunda da her zaman değerli müşterilerimizin yanındayız.
Türkiye’de yaptığınız ilkler veya gurur duyduğunuz işler nelerdir?
Firma olarak birçok ilke imza atmış olmanın gururunu müşterilerimizle paylaşıyoruz. Ayrıca her sistemimizi kendi çocuğumuz gibi görüyoruz belki de biyolojik sistemleri düşündüğümüzde aslında bu bakış açısı da yanlış sayılmaz.
En küçük örnekle Menhol bacaları için getirdiğimiz aparat – filtreleri bildiğim ka-darıyla Türkiye’de ilk defa 2008’de DORA olarak müşterilerimize sunduk sonradan birçok taklidi yapıldı hatta sanırım bizim geliştirdiğimiz bir mekanizmamızı kopya-layarak belgeler alanlar da oldu.
En büyük olarak da Adana – Yüreğir atıksu arıtma tesisinin koku giderim sistemidir. Koku giderim sistemi bölgedeki en yüksek kapasiteli (75.000- 100.000 m3/sa gaz debisi) ileri biyolojik koku giderim sistemidir.
Sistemde kimyasal kullanılmamakta hatta su olarak da atıksu arıtma tesisinin çıkış suyu kullanılmaktadır.
Bu koku giderim sistemi 7 yıldır medya değiştirilmeden her ay EN13725 standardında ölçümler yapılarak kullanılmaktadır.
Hatta sonradan 2014’te atıksu arıtma tesisinde ek bölümler kapatılmış ve ek borulama ile mevcut sisteme ek debi verilmiştir.
Ancak bu yapılan ek işler sonunda bile 2010 yılında DORA tarafından yapılan mevcut koku sistem değiştirilmeden ek debi aynı sistemde hiçbir değişiklik veya ek yapılmadan arıtılmıştır ve her ay yapılan koku ölçümlerinde de bakanlı-ğın izin verdiği değerin çok daha altında sonuçlar alınmaktadır.
Özellikle resmi kurumlar idareden resmi koku ölçümlerini isteyebilirler, çünkü insanların görüşleri veya amaçları farklı olabilir bu nedenle kimsenin ne söyle-diğinden ziyade sayılar ve teknik veriler her şeyi özetlemektedir.
Çevre alanında üretilen yeni tekno-lojilerin zarar ya da faydaları düşü-nüldüğünde neler söylersiniz?
Dünyada artık her şeyin bir bütün olduğunu görüyoruz. Bütün olarak düşünmediğimiz için hem israfa yol açıyor hem dünyayı yok ediyoruz. Binlerce kilometre uzakta okyanustaki resiflerin veya başka türlerin başta sera gazları ve diğer tüm atık gazlardan etkilendiğini yok olduğunu görüyoruz. Bu nedenle okyanuslarda oluşan asidifikasyonun da bize kötü anlamda dönüşü olacağını muhtemelen 50 yıl içerisinde göreceğiz.
Mevcut tüm gaz arıtım (koku giderim) sistemleri düşünüldüğünde üretilen parçaların ve sarf kimyasallarının (çoğunun petrol bazlı olması gibi) dolaylı etkileri nedeniyle aslında ileri biyolojik sistemlere geçiş sadece teknik veya ticari anlamda değil çevresel anlamda da aslında bir zorunluluk.
Batıda bizim yaşadığımıza benzer sürecin 10 – 20 yıl önce yaşandığını mevcut güçlü firmaların ve karar verici aktörlerin bu sürece direndiğini görüyoruz.
Ancak şu an bu yeni sistemlerin Amerika, İngiltere, Avustralya, Çin, İran ve Arap ülkelerinde ciddi ve prestijli projelerde ilk tercih olduğu da bir gerçek.
Dora Çevre’nin gelecek ile ilgili projeleri nelerdir?
Biz Dora olarak normalde para alınması gereken birçok eğitim ve fizibilite aktivitesini insanların ayağına giderek ücretsiz olarak yıllarca yaptık ve bunun ticari anlamda bir değeri olmadığını gördüğümüz için bu noktadan sonra sadece bilimsel yaklaşıma önem veren ve yaptığımız işe saygı duyan idarelere bu faaliyetleri sunmayı düşünüyoruz.
Bu anlamda isteyen her idareye ücretsiz olarak sunum, fizibilite, net bugünkü değer konusunda, saygı dışında bir beklentimiz olmadan verdiğimiz teknik bilgiler rakiplerimizle paylaşılmadıkça, bu anlamda her türlü hizmeti vermeye bilgi paylaşmaya hazırız.
Şu anda düşük debili özellikle küçük terfiler için geliştirdiğimiz hibrit sistemler yapmaktayız. Bu hibrit sistemlerin hem işletme hem de ilk yatırım maliyetleri çok uygun. İşletilmesi inanılmaz derecede kolay. Arıtım sonuçları 7/24 gaz yoğunluğu veya cinsi nasıl olursa olsun sürekli çok çok iyi. Bu sistemlerin yaygınlaşacağı projelerde yer almayı çok istiyoruz.
Ülkemizde yeni teknolojiler yay-gınlaşıyor mu ne yapılmalı?
Aslında yaygınlaşıyor diyebiliriz ancak eninde sonunda yeni teknolojilerin yaygınlaşması idarelerdeki ve kurumlardaki değerli karar vericilerin seçimi ile mümkün bugün özellikle kamu ihalelerinde/alımlarında şartnameye hangi teknoloji yazılırsa firmalar bunu vermekle yükümlü. Yüklenici seçimine kalan durumlarda da birçok yüklenici ticari açıdan haklı olarak ilk yatırım maliyeti düşük çözümlere yönelmekte.
Karar vericiler kendi şartlarını göz önünde tutarak birçok projede güvenli yolu yani yıllardır ne tercih ettiyse onu tercih etmeye devam ederse tabii ki bu teknolojiler yaygınlaşamayacak. Sonuçta biz devletin büyüklüğü yanında bir hiçiz ve ne yaparsak yapalım mevcut kimyasal bağımlı döngüyü ve statükoyu kırabilecek kişiler de sadece karar vericilerin kendileri.